Fotoğrafım
Umarım okurken sıkılmak yerine,keyif alırsınız.

23 Ağustos 2011 Salı

Yağmur damlalarının dokunuşu ;

Gözlerini kapat ve hayal et sevgili.. rastgele bir sokağın ortasındayız.
Üzerimizde kalın montlar,bereler,atkılar,eldivenler.. Buna rağmen yine üşüyorken birbirimizi ısıtma çabalarımızı düşün.Sım sıkı kavradığın beni,küçücük ellerimle üşüyen ellerini ısıtmak için nefesimi tüketişimi hisset.
 Benim uzun saçlarımı sırıl sıklam eden , senin saçlarını da tane tane ıslatan yağmuru bir an hisset.
Herkesin bir yere sığınma çabaları ve şemsiyelerine
inat başımızı gök yüzüne çevirip bembeyaz bulutlardan düşen şahane taneleri izlediğimizi hayal et. Göz bebeklerimizi, uzun uzun yağmuru seyretmemizi sağlayacak kadar kısıp o an ki keyifle gülüşmelerimizi, benim kahkahalarımı hayal et. Tamda o anda,gök yüzünden başımı sırıl sıklam yüzüne çevirirken dudaklarını öpüşümü getir aklına. O ıslak ve soğuk havaya rağmen sıcacık nefesimle,dudaklarımdan aldığın öpücüğün seni ısıtışını hayal et. 
Hava soğuk,sokaklar soğuk..Bizse tabiata inat sım sıkı sarılmış bedenlerimizle sıcacığız. Yağmur öyle yağıyor ki, göz gözü görmüyor sanki. Ben bir evin duvarına yaslanmışım,ellerim seni sarıyor. Sen bana yaslanmış sanki bırakmayacak gibi sarıyorsun bedenimi. Yağmur ıslatıyor bizi,her şeyimiz ıslanmış. Dudaklarımı öpmeyi bırakıyorsun bir an ve gülümsüyoruz, gülmeye başlıyoruz uzun uzun. Kahkahalar atıyoruz hatta,şaşkın insanlara aldırış etmeden. Yağmura seviniyoruz çocuklar gibi.Sonra dudaklarımın kenarından bir öpücük kondurup başımı göğsüne yaslıyorsun,kulağıma en sevdiğim şarkıları fısıldıyorsun. Yağmur hiç durmayacak gibi yağıyor. Gök gürültüsü öyle kuvvetli geliyor ki, aslında bayıldığım bu sesten korkuyormuş  gibi yapıp sana sokulmanın fırsatını arıyorum. Sen , suların süzüldüğü saçlarımda gezdiriyorsun ellerini. İşte o an bana güvende ve huzurda olduğumu öyle hissettiriyorsun ki mutluluğumu kalbimin atışından anlayabiliyorum.
yağmur duruyor sonra. Gökkuşağı öyle net,öyle güzel ki ıslanmış kıyafetlerimize ve üşüyen bedenlerimize aldırış etmeden onu seyrediyoruz. Renklerini sayıyoruz bir bir. Kulağıma fısıldıyorsun,gözlerini gök kuşağından ayırmadan: ‘seni seviyorum çocuk’..
Sonra gözlerini bir açıyorsun hava karanlık,buz gibi bir yatak ve bom boş oda. Çift kişilik yatağın adını bile dolduramıyorsun,yalnızsın. Her şey olması gerektiğinden uzak,gördüklerinse bir rüyadan ibaret.
şimdi düşün bakalım sevgili, sen her gece olması mümkün olmayacak rüyalarla yaşabilir miydin ?

1 yorum: